Önümüzdeki 10 yıllık dönemde teknolojinin iş hayatımızdaki hacmini arttırması ile birlikte dijital teknolojiler ve yapay zeka mesleklerin icra şeklini önemli ölçüde değiştirecek. Bu değişimle birlikte sahip olduğumuz yetkinlikleri, mesleki bilgileri ve iş yapış tarzımızı geliştirmemiz gerekecek.
Çünkü gelişen teknoloji, beraberinde değişen ve dönüşen iş gücü ihtiyacını ortaya çıkardı. Bu konuda yapılan araştırmalar ve incelemeler sonunda sahip olunan genel algı, dijital teknolojilerin ve yapay zekanın insanın yerini alarak istihdam konusunda dezavantaj sağlayacağı yönünde.
Ancak bu dönüşüm sürecini öngörüp, hazır olursak ve doğru yönetebilirsek, bunu avantaja çevirmek de elimizde. Örneğin dijital teknolojilerin iş hayatına entegre olmasıyla birlikte yaptığımız işlerde daha katma değerli ve daha inovatif yaklaşma eğiliminde olabileceğiz. Böylece müşterilerin ve şirket yönetimlerinin memnuniyetlerini arttıracak, performanslarımıza pozitif katkıda bulunabileceğiz.
Bunun yanında verimlilik artarak ekonomik büyüme hızlanacak, yeni teknolojilerin gelişmesi ile uzmanlıklara olan ihtiyaç artacak, dijital platformlar yoluyla yeni pazarlara erişim imkanı sağlanacak, tüketim ve hizmet talebi daha fazla artacak ve sosyolojik olarak hızlı bir dönüşüm ortaya çıkacak.
Yapılan araştırmalara göre 10 yıl içerisinde 7,6 milyon iş gücü bugün yaptıkları işleri kaybetme riski taşırken; 8,9 milyon yeni iş gücüne ihtiyaç duyulacak. Ayrıca bugün var olmayan fakat 10 yıl içerisinde türeyecek yeni işlerle birlikte 1,8 milyon iş gücüne daha istihdam alanı açılacak. Araştırma sonucunda ortaya çıktığı üzere sanılanın aksine 3,1 milyonluk yeni bir iş gücü pazarı meydana gelecek. Bu süreçte halihazırda çalışmakta olan ve iş hayatına hazırlanan insanların 10 yıllık bu yeni döneme şimdiden hazırlanması gerekmektedir.
İş gücü konusundaki değişim öngörülerine bakıldığında özellikle turizm, finans, sağlık, sosyal yardım ve perakende sektörlerinde iş gücü ihtiyacının artması beklenirken; tarım, idari işler ve destek hizmetleri, madencilik, ulaşım alanlarında bugünden daha az işgücüne ihtiyaç olacağı düşünülmektedir. Bu sektörlerde faaliyet gösteren bireylerin yeni dönemi göz önüne alarak gelişim alanlarına odaklanmaları gerekmektedir. Tüm sektörlere ve meslek gruplarına baktığımız geliştirmeye odaklanılması gereken iki ortak yetkinlik ortaya çıkmaktadır: Sosyal Yetkinlikler ve Teknolojik Yetkinlikler.
Bu dönüşüm sürecinde tüm paydaşların ortak hareket etmesi büyük bir önem taşımaktadır. Bu paydaşları şirketler, bireyler, kamu kurumları ve eğitim kurumları olarak gruplayabiliriz.
Şirketler özellikle bugünden başlayarak stratejik iş gücü planlamalarını yaparak hem mevcut çalışanlarının yetkinliklerini geliştirmek hem de yeni yetkinlikler kazandırmak adına önemli yatırımlar yapmalıdırlar. Ayrıca yetenek dönüşümü ve kazanımı programları ile katma değerli işler oluşturma ve yeni teknolojilere uyum sağlayabilecek yetenekleri kazanmak adına bir vizyon ortaya koymalıdırlar. Ayrıca çalışma modellerinde yeniliklere giderek uzmanlık odaklı esnek iş gücü planlamalarıyla çevik bir iş modeli oluşturmalılar.
Bireyler ise sürekli kendini geliştirmek adına yeni gelişmeleri takip edip buna göre ihtiyaçlarını ortaya koyup kendi öğrenim ve gelişim yolculuklarında istikrarlı bir şekilde ilerlemelidirler. Ayrıca sosyal ve teknolojik yetkinliklerini geliştirmeye odaklanmalıdırlar. Çünkü şirketlerin gelecekte çalışanlardan ortak beklentisi zorlukları yenme gücü, değişimine ayak uydurma, eleştirel düşünme, problem çözme, verileri analiz edebilme, programlama gibi diller olacaktır.
Şirketlerin ve bireylerin dönüşüm adımlarının yanında kamu kurumlarının ve eğitim kurumlarının bu süreçte ortaya koyacakları irade ve vizyon da çok önemli bir altyapı mekanizması oluşturacaktır. Özellikle coğrafi/sektörel stratejik iş gücünün planlaması, gelişim ve teknoloji merkezlerinin kurulması; eğitim modellerinin güncellenmesi, öğrenme deneyiminin iyileştirilmesi ve yaşam boyu öğrenme merkezlerinin oluşturulması bu dönemde büyük önem taşımaktadır.
Türkiye, insan kalitesi ve üretim altyapısı açısından çok önemli bir potansiyeli elinde tutmaktadır. Paydaşların ortak hareket etmesi ve istikrarlı mekanizmaların kurulması ile ülkemizde var olan bu potansiyel ortaya çıkarılabilecek ve bu dönüşüm sürecinden başarıyla çıkacaktır.
İnanıyoruz ve destekliyoruz.
Uğur Karaboğa